Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Toplu Sözleşme Masası Değil, Emekçiye Tuzak!”

1 Ağustos’ta başlayacak 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci öncesinde konuşan Tüm Bel-Sen Zonguldak Şube Başkanı İsmail Sefertaş, 14 yıldır kamu emekçilerinin sahte bir pazarlık süreciyle oyalanarak yoksulluğa ve güvencesizliğe mahkûm edildiğini ifade etti. Sefertaş “Bu masa, kamu emekçisinin değil, iktidarın çıkarlarını koruyor” dedi.

1 Ağustos’ta başlayacak 8.

Tüm Bel-Sen Zonguldak Şube Başkanı İsmail Sefertaş, 1 Ağustos’ta yapılacak 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci öncesinde yaptığı açıklamada, mevcut toplu sözleşme sistemini eleştirdi.

Sefertaş, “14 yıldır adı toplu sözleşme olan, gerçekte ise iktidarın kontrolünde şekillenen göstermelik bir sistemle kamu emekçileri oyalanıyor. Çünkü başta kamu emekçileri ve emeklileri olmak üzere tüm kamuoyu biliyor ki 14 yıldır sadece adı toplu sözleşme olan gerçekte ise “deve desen deve değil, kuş desen kuş değil” misali bir sistem bulunuyor. Milyonlarca kamu emekçisi ve emekli gerçek bir toplu sözleşme ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayan bu sistemle 14 yıldır oyalanmaktadır.” ifadelerini kullandı.

“Seçme-seçilme hakkı gasp ediliyor, grev hakkı yok sayılıyor”

Türkiye’nin siyasal, ekonomik ve sosyal krizlerle sarmalandığını belirten Sefertaş, halkın iradesinin kayyum ve yargı eliyle gasp edildiğini, grev hakkının sistematik biçimde engellendiğini belirtti.

Toplu sözleşme değil, danışıklı dövüş

Sefertaş, toplu sözleşme masasının, emekçilerin değil, iktidarın çıkarlarını koruyan bir yapı haline geldiğini ifade ederek, kamu emekçilerine dayatılan bu sistemde “yetkili” olarak gösterilen yapıların iktidarın güdümünde olduğunu söyledi. Hakem Kurulu’nun bağımsız olmadığını, kararlarında Cumhurbaşkanı’nın atadığı üyelerin belirleyici olduğunu belirtti.

Sefertaş “Öyle ki bu sistemde uyuşmazlık halinin bile baştan önlemi alınmış durumda. Hani olur da iktidarın ‘sendikamız dediği, kraldan çok kralcı yapı kamu emekçilerinin taban baskısı soncunda mutabakata imza atamadı. Ne olacak? Hakeme gidilecek.

Peki Hakem kim? İki taraf arasında bir sorun olduğunda, tarafları dinleyip bağımsız karar veren bildiğimiz Hakem mi? Tam tersine ortada hakem değil, adeta iktidarın fanatik taraftarı bir yapı oluşturulmuş durumda.” dedi.

Kamu emekçileri yoksulluk sınırının yarısına mahkûm

Bugün kamu emekçilerinin büyük çoğunluğunun yoksulluk sınırının çok altında gelirle yaşam mücadelesi verdiğini kaydeden Sefertaş, emekli maaşlarının da açlık sınırının altında kaldığını hatırlattı. Maaşların önemli bir kısmının emekliliğe yansımadığını ve kamu emekçilerinin fiilen kayıt dışı çalıştırıldığını dile getirdi.

Seyyanen zam sözü tutulmadı

2023 seçimleri öncesi memurlara verilen seyyanen zam vaadinin emeklilere yansıtılmadığını hatırlatan Sefertaş, hükümetin bugün her kamu emeklisine 303 bin TL borçlu olduğunu ifade etti.

Vergi adaletsizliği ve güvencesiz istihdam büyüyor

Gelir vergisi dilimi adaletsizliğine de değinen Sefertaş, vergi yükünün emekçilerin omzuna yıkıldığını, kadrolu istihdamın durduğunu, sözleşmeli ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaştığını vurguladı. Mülakat sisteminin hâlâ kaldırılmadığını ve liyakatsizliğin kurumsallaştığını da belirtti.

İktidar “aile yılı” diyor, kadınları güvencesizliğe itiyor

Kadın kamu emekçilerine yönelik ayrımcılık ve mobbingin arttığını belirten Sefertaş, iktidarın kadınları bakım hizmetlerine mahkûm etmeye çalıştığını söyledi.

“Artık yeter” deme vakti geldi!

Sefertaş, kamu emekçilerine ve emeklilere “Artık yeter!” çağrısı yaparak, gerçek bir toplu pazarlık, insanca yaşamaya yetecek ücret ve güvenceli çalışma için birleşik mücadele çağrısında bulundu. “Bu düzenin değişmesi, yalnızca sokakta, işyerinde ve alanlarda verilecek mücadeleyle mümkündür” dedi.