27 Mayıs 1960 Darbesinin yıldönümü sebebiyle İnsan Hakları başkanlığı adına Zonguldak’ta Ak Parti İl Başkanlığında Avukat Mehmet Gök tarafından basın açıklaması yapıldı.
Darbenin bir insanlık suçu olduğu vurgusu yapılan açıklamada 27 Mayıs’ın yalnızca bir darbe günü değil, aynı zamanda Türkiye’de vesayet düzeninin tohumlarının atıldığı bir tarih olduğunu vurgulayan Gök, “Bugün 27 Mayıs 1960 darbesinin yıldönümünde vesayetçi ve darbeci zihniyeti kınamak için bir aradayız. Bu vesileyle öncelikle demokrasi şehitlerimiz Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’a Allah’tan rahmet diliyoruz.
27 Mayıs sadece tek bir darbe tarihi değildir. Maalesef ülkemizde darbeci zihniyetin doğuşunu
ve vesayet mekanizmalarının kurgulanmasını temsil eder. O günden sonra birçok darbeci ve
cuntacı cesaretini 27 Mayısçılardan almış ve 27 Mayısçıların kurguladığı düzenin içinde sivil
ve demokratik siyaseti kontrol altında tutmak istemiştir. Milletin iradesi yerine vesayet
zihniyeti geçirilmiştir. Bu bakımdan 27 Mayıs siyasi tarihimizde sürekli tekrar edecek olan bir
zihniyetin tohumlarını saçmıştır. Darbeye giden yolun taşlarının döşenmesinden, darbenin
yapılışına; hukuksuz Yassıada yargılamalarından millî iradeye kasteden idam kararlarına kadar
her yönüyle demokratik siyasetimiz üzerinde büyük yaralar bırakmıştır.
Halbuki 14 Mayıs 1950’de milletin teveccühüyle iktidara gelen Adnan Menderes ve yol
arkadaşları büyük bir kalkınma hamlesi başlatarak milletin gönlünde taht kurmuştu. Evvela
ezan aslına döndürülmüş ve söz artık milletin olmuştu. Büyük hizmetlerle de adeta ihya olan
millet, tek parti yıllarının ne denli bir zulüm dönemi olduğunu daha çok idrak etmişti. İşte tüm
bu gelişmeleri hazmedemeyenler ilk günden itibaren Demokrat Parti’yi devirmenin peşinde
olmuştu. Özellikle 1957’den sonra darbe tehditleri aleni bir hal almış ve darbe planları ayyuka
çıkmıştır. Üniversite öğrencileri sokaklara dökülmüş, yalan haberlerle ve kışkırtma siyasetiyle
darbe kazanı kaynatılmıştır. Darbeye giden yollar adım adım döşenmiş, milletin seçilmiş
iradesine karşı her türlü kumpas kurulmuş ve darbecilerin yolu açılmıştır.
Darbenin kışkırtıcıları maalesef cuntacıları sevinçle karşılaşmıştır. Dönemin CHP Genel
Başkanı İsmet İnönü darbenin başına geçen ve hemen ertesi sabah kendisini arayıp
“emrinizdeyiz Paşam” diyen Cemal Gürsel’e “büyük iş başardınız asıl ben sizin emrinizdeyim”
diyerek CHP’nin darbecilikle tarihi ilişkisini açıkça dile getirmiştir. O tarihten bugüne CHP her
türlü darbenin ya önünde ya arkasında ya da yanında durmuştur.
Darbeciler milletin iradesini devirmekle kalmadılar. Adına mahkeme denilen Yassıada
tiyatrolarını da kurarak Demokrat Partilileri haksız suçlamalarla aşağılayarak idama mahkûm
ettiler. Yetmedi; bir daha millet iradesi bu ülkede muktedir olamasın diye devasa bir vesayet
mekanizması inşa ettiler. Bu vesayet mekanizması her on yılda bir demokrasimize vurulan
darbelerin kolaylaştırıcısı ve devletin milletten uzaklaştırılmasının kaynağı haline geldi. On
yıllar boyunca milletin seçtiği hükümetler darbe ve idam tehditleri altında görev yapmak
zorunda kaldı. Milletin iradesi yok sayıldı.
Maalesef, takip eden yıllarda ülkemiz bu vesayet düzeninin yarattığı darbelerle sürekli
geriletilmiştir. Milletin onayıyla iş başına gelen her iktidar, karşısında bu anti-demokratik
düzeni bulmuştur. Ancak bu necip millet içinden demokrasi kahramanları çıkarmaya devam etmiştir. AK Parti hükümetleri olarak göreve geldiğimiz ilk günden bu yana bu vesayetçilerle
ve cunta heveslileriyle defalarca yüzleştik ve sonuna kadar mücadele verdik.
Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK Parti
döneminde bu vesayet mekanizmalarını milletimizin desteğiyle teker teker çökerttik. Devlet
millet kucaklaşmasını inşa ederek milletin iradesini yeniden tesis ettik.
Ancak unutmamak gerekir ki vesayet çökmüş olsa da bazı adreslerde vesayetçi zihniyet hâlâ
yaşıyor… Vesayetçi ve cuntacı zihniyet; yine öğrencileri sokaklara dökenlerde, boykot çağrısı
yapanlarda, sokakları yakıp yıkanlarda, tencere tava çalanlarda, kutsallara zarar verenlerde,
“Ordu göreve” pankartı açanlarda, Cumhuriyet mitingleri düzenleyenlerde, darbe teşebbüsünü
tankların önünden sıvışıp kahve içerek seyredenlerde tekrar tekrar tecessüm ederek hâlâ diri olduğunu bizlere her fırsatta gösteriyor.
Ancak biz de buradayız. Demokrasi için hukuk için her türlü vesayet zihniyetine karşı dik
duruşumuz sürecektir. Bu ülkenin vesayetçi ve cuntacı zihniyete feda edecek bir dakikası bile
yoktur. Bizler “Durmak yok, yola devam” şiarıyla çalışmaya devam edeceğiz. 27 Mayıs
darbesini ve onun getirdiği karanlığı bir kez daha kınarken, AK Parti olarak Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde adalet, kalkınma ve demokrasi mücadelemizden
bir an bile olsun geri durmayacağız.
Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur.”